19 Ekim 2010 Salı

Frank Rijkaard'ın miyadı doldu mu?


Aslına bakarsanız ben ilk geldiği gün arkadaşlarım beni tebrik için ararken tek bir cümle kuruyordum "Evet Barcelona'da büyük başarılara imza attı ama Ronaldinho gelmeden önce ligin orta sıralarında kovulmak üzüreydi." Frank Rijkaard bir taktik dehası veya genç oyuncuları geliştirip dünya futbol piyasasına kazandıran büyük bir teknik direktör değildi benim gözümde. Çalıştırdığı takımlara bakarsanız kendi çabası ile bir takımı tutup yükseklere de taşımamış. Benim gözümde beceriksiz. Barcelona'dan kovulmasınında baş mimarı olacak düzeyde futbolcularına karşı ilgisiz, samimiyetten ve sıcaklıktan uzak, sevimsiz ama dünya markası bir teknik direktör.

Ama bence kovulmasını gündeme getirmek alınan bu sonuçlardan sonra bile saçma! Sezon bitiminde Frank Rijkaard Galatasaray yönetimine alınmasını isteiği oyuncuların bulunduğu, 12 kişilik bir liste vermiş ve transfer sezonunun bitimine kadar 1 tanesini kadrosunda görememiştir. Eğer siz dünya çapında bir teknik direktöre bir sorumluluk verip takımınızı ona emanet ediyorsanız, ona sizi ileriye taşıacak, sizi şampiyon yapacak olan kişinin kafasında ki takımı ona kurmak ile de yükümlüsünüz. Frank Rijkaard'ın 2 sezondur en büyük şikayetlerinden sadece 2 tanesini yazacağım ve eğer Galatasaray'ı takip ediyorsanız haklı olup olmadığına rahatça karar verirsiniz.
1) Defans Yetersizliği:
Defansta savunmayı yaptığı kadar oyunu savunmadan attığı paslarla kuran bir savunma oyuncusu istiyordu Frank Rijkaard ve gözden çıkarttığı ilk isim Servet Çetin olmuş, ikili arasında çeşitli tartışmalar, restleşmeler yaşanmıştı. Servet'in son 2 sezondur düşen performansını bence 2-4'lük Ankaragücü maçı özetledi.

2) Kalitesiz Kadro:
"Bu Galatasaray futbolcularına yönelik bir hakarettir" dedi bir çok yazar. Ama bence değil. Ki Frank Rijkaard'ın dediği şey tam olarak kalitesizlik değildi. Oyuncuları hani bizim kafamızdaki kıyaslama ile bir tuttuğumuz(!) Liverpool, Lyon, Atletico Madrid veya Porto gibi Avrupa devleri(!) gibi bir hafta içinde 3 maçı aynı tempo ile oynama becerisine ve rotasyonu sağlayacak oyuncu çokluğuna sahip değil. Mesela şöyle bir örnek verelim. Geçen sezon; Leo Franco,Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Lucas Neill, Hakan Balta, Mustafa Sarp, Arda Turan, Elano, Keïta, Dos Santos, Baros şeklinde gerçekten kaliteli bir kadroya sahipti. Ama ya yedekleri? Camadam Gökhan Zan, genç gurbetçi Barış, formsuz Mehmet Topal, Alemci Jo, veteran Ayhan Akman (ki halen daha daha iyisi olmadığından sahada), Fenerbahçe'li Caner Erkin... Siz olsaydınız gözünüz kapalı bir şekilde ilk 11 kadrosundan hangi oyuncuyu bu saydığım isimlerden birisi ile değiştirirsiniz? Bu bana yıkılmak üzere olan bir evin içine en güzel eşyaları alıp, içini restore eden ve ev ilk depremde yıkıldığında suçlusunu deprem ilan eden bir ev sahibine benziyor.
Konu kaliteye gelince; bugün ki Galatasaray sizce geçen senekinden iyi mi? Keïta'nın yokluğunu Pino, Dos Santos'un boşluğunu Arda Turan'ın dediği gibi Emre Çolak ve yönetimin isteği gibi Misimovic doldurdu mu? Dos Santos'a 8.000.000 €'yu çok görüp almayan yönetim onun yerine getirmek istedikleri Miroslav Stoch'u ezeli rakibi Fenerbahçe'ye 750.000 € yüzünden kaptırmadı mı? Dos Santos geldikten sonra bu oyuncuyu dışlayıp pas atmayan başta kaptan(!) Arda Turan olmak üzere, diğer oyunculara kendilerini klübten üstün görmemeleri ve takım sorumlusunun Frank Rijkaard'ın olduğu öğrenmeleri açısından bir yaptırım uygulandı mı?

Bence bugün Frank Rijkaard'ın istifası değil Türk futbolunun geleceği için yönetim zihniyeti tartışılmalıdır. Adnan Polat Galatasaray'ın başında çok büyük projelere ve çok büyük atılımlara imza attı bu bir gerçek. Riva projesi, Türk Telekom Arena projesi, K.K.T.C.'de alınan arazi...

Peki ya sportif başarı? Senelerdir Galatasaray Fenerbahçe'nin her alanda gerisinde kaldı. Avrupa'da bu sezon takım değeri Galatasaray'ın %10'u bile etmeyen sıradan bir Ukrayna takımına elenmiş. Ve yapılan kötü transferlerden sonra taraftar tepkisi çok olunca göz boyamak için Galatasaray'ın sisteminde oynamayacak olan Misimovic transfer edilmiş. Adnan Polat gerçekten çok iyi bir başkan ama şu görüntüsü ile sadece mali açıdan iyi bir başkan ve burası bir şirket değil bir spor klübü ve burda başarı para değil kazanılan kupalar ile ölçülmekte bunu idrirak etmeli.Ve eğer gerçekten iyi bir başkansa öncelikle yapılamayan transferlerden dolayı Frank Rijkaard'ın istediği takımı ve sistemi oturtamadığını ve bu konuda ki suçlunun Galatasaray yönetimi ve bu yönetimin başında olan kişinin yani kendisinin sorumlu olduğunu söylemelidir. Sonra senelerdir futbolcularla ilişki içine girmeyen ve futbolcular arasında istenmeyen adam olan Adnan Sezgin'in ilişkisini bu takımdan kesip yerine eski futbolcularımızdan birisini getirmek. Bu saatten sonra Sezgin'in yarattığı bu soğukluk bu takımdan kalkar ve o büyük başarılar yakaladığımız dönemlerde ki gibi tekrar bir aile kimliğine döneriz.

Karar şuana kadar yanlış kararlar alıp Galatasaray'ı bugünlere getiren yönetimde. Bakalım neler olacak?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder